Matbaa ve Basımcılık
El yazması kitaptan basılı kitaba geçiş matbaanın icadıyla mümkün olmuştur. Matbaanın bilinen ilk örneğinin en eski zamanlardan beri Çin’de kullanıldığı bilinmektedir. Tahta kalıp baskısı denilen bu basım türü geleneksel Çin basımının temel aracıdır. Çin’de tahta kalıpla yapılan baskının ilk örneği, dut ağacı kabuğundan yapılmış kalın kâğıttan elde edilmiş minyatür bir tılsım tomarıdır. Bu tomar, 6 m X 60 cm ölçülerinde olup üzerinde 12 tahta kalıp baskısı bulundurmaktadır. Dünyadaki en eski basılı kitap, 868 yılına tarihlenen Elmas Sutra’sının Çince çevirisinin kâğıda basılı bir kopyasıdır. Çin’de hareketli harflerin II. yüzyıl ortalarında bulunmuş olmasına rağmen tahta kalıp baskısı önemini korumuştur. Bu duruma neden olarak, Çince’nin özelliklerinden dolayı hareketli harflerin işgücünde önemli bir tasarruf sağlamaması gösterilmektedir (Bloom, 2003, ss. 62-63). Bu nedenle, “dil ve alfabe gibi kültürel unsurların, uygarlık sürecindeki olumlu ve olumsuz etkilerinin olabileceği” saptamasını yapmak yanlış olmayacaktır.
Yüzyıllardan beri bilinen baskı makinesi Gutenberg’den önce, üzüm sıkma, kâğıt parlatma ve kumaşlar üzerine baskı yapmak için de kullanılıyordu. 15. yüzyıl başında, ahşap kalıplı harfler, İncil’den sahneler ve aziz resimleri ile birlikte basılmıştır. Ancak bu baskılar, kâğıdın arka yüzünün tahtaya sürtülmesiyle elde edilmişti. Gutenberg ise değişebilen harflerle baskı yöntemini (tipografi) geliştirmiş, baskıyı mekanikleştirmiş ve kâğıdın önemini anlayarak basımda kâğıdı kullanmıştır (Jean, 2006, ss. 93-95). Böylelikle basılı kitap ve çağdaş basımcılığın temelleri atılmıştır.