Grek Kitabı: Papirüs Rulosundan Parşömen Kitaba
Eski Yunan’da kitap başlarda papirüs rulosu olarak şekillenmiştir. Ancak parşömenin yazı amaçlı kullanılmaya başlamasıyla zamanla parşömen kitap ortaya çıkmıştır. Yunanlılar papirüs rulosunu M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren kullanmaya başlamıştır. Bununla birlikte, bilinen en eski Yunan papirüsü M.Ö. IV. yüzyıldan kalmadır. Grekler döneminden günümüze hiçbir rulo ulaşamamıştır. Ancak, Grek papirüs rulolarının 6-7 metre uzunlukta olduğu tahmin edilmektedir. Dürülü haldeki bir el yazması rulo 5-6 cm çapında, elde kolaylıkla tutulabilen silindir biçimliydi. Bazı ruloların uzunluğunun 6 metreyi geçtiği belirtilmektedir. M.S. IV. yüzyıldan başlayarak papirüs kullanımı azalarak sona erme eğilimine girmiş ve parşömen papirüsün yerini almaya başlamıştır. Bu duruma sebep olarak Mısır Kralının Bergama Kütüphanesi’nin İskenderiye Kütüphanesi’nin önüne geçmesini engellemek amacıyla II. Yüzyılın başında papirüs ihracatını yasaklaması gösterilmektedir (Dahl, 1999, ss. 11-16). Bu durum kuşkusuz, coğrafyaya bağlı olarak kitabın oluşum sürecinde siyasetin etkisini ortaya koymaktadır.
Hayvan derilerinin uygulanan özel bir işlemle elde edilen bir yazı malzemesi olan parşömen, M. Ö. III. binden başlayarak M. S. VI. ve VII. yüzyıllara kadar kullanılmıştır. Antikçağda çok değerli bir yazı malzemesi olarak öne çıkan parşömen bu özelliğini uzun yıllar korumuştur. (Yıldız, 2000, s. 159). Parşömenin yaygınlaşmasında ve tercih edilmesinde papirüse göre birçok avantaja sahip olması etkili olmuştur. Papirüs yalnızca Mısır’da elde edilebiliyorken, parşömen hayvan bulunan herhangi bir yerde üretilebilirdi. Papirüse göre daha soğuk ve nemli bir iklim isteyen parşömen bu özelliğiyle farklı iklimlerde sağlamlığını koruyarak kullanılabilmiştir. Ayrıca parşömenin katlandığında yıpranma ve yırtılma sorunu bulunmamaktaydı. (Bloom, 2003, ss. 46-47). Başlarda parşömenin de papirüsteki gibi yalnızca bir yüzüne yazı yazıldığı ve rulo şeklinde kitap yapıldığı bilinmektedir. Ancak zamanla parşömen iki yüzüne de yazı yazılabilecek şekilde hazırlanmış ve zamanla defter şekline sokulmuştur (Öcal, 1971, s. 70). Bu değişim, günümüz kitabına ulaşan sürecin en önemli evresini oluşturmuştur.